Neyse efendim, bütün bu farkındalıkla birlikte bir de soru
peydah oldu durup dururken. Doğurmadan anne olunur mu? Anneler gününü kutlamak
kimlere caizdir? Acısı, sancısı, cefası çekilmeden anneler günü kutlanır mı?
Benim duygumu sorarsanız ha koynumda taşımışım, ha karnımda,
benim için ikisi de aynı şey. Sonuçta artık içimde var olan kendi çocuğum. Cefasına da gelince, kendi çorabımı giymekten aciz hale geldim, yatakta sağımdan soluma dönünce kendime madalya veresim geliyor, daha ne cefası yani. Gittikçe evrimleşen vücuduma değinmiyorum bile. Haaa
kendimi anne gibi hissediyor muyum derseniz, çok sayılmaz. Sanki oyun oynuyormuşuz da her an büyü bozulabilir, oyun bitebilirmiş gibi geliyor. Bazen kızım karnımda kıpırdandığında,
kendisini hıçkırık tuttuğunda, onun içimdeki hareketlerini hissettiğimde tuhaf
bir duygu yaşıyorum. Tüm annelik süreci o duygudan mı ibaret yoksa çok farklı
bir boyutu mu var, bu duygu gerçek annelik duygusunun yanından bile mi geçmiyor cidden bilmiyorum. Hepsinin
yaşayıp öğreneceğiz. Ama belki de insanın kendini şımartarak, çocuğunun peşinde
koşmadan, onunla ilgili bir kaygı duymadan, her şeyiyle güvende ve mutlu
olduğunu bilerek hayatında kutlayabileceği tek anneler günü budur.
Kutlayacaksın da ne yapacaksın derseniz, kendime kızım adına
küçük bir hediye veririm (ki ben kendi doğum günümde bile kendime hediye alan
insanım, normal yani bu durum merak etmeyin :),
kendimi günün kraliçesi ilan ederim, sevgili kocama da görevinin beni şımartmak
ve mutlu etmek olduğunu sık sık hatırlatırım (aslında bunu her gün zaten
yapıyorum). Sonuçta benim mutluluğum çocuğumuzun mutluluğu yani :) . Zaten benim bu
deliliklerimi sevimli bulabilecek tek insanla evlenmiş olabilirim.
Acaba şu an anne olan sizler ilk anneler gününüzde ne
yaptınız, ne hissettiniz? Çocuğunuz karnınızda mıydı, kucağınızda mıydı? Anneler
günü kutlamak için ben bir yıl daha mı beklemeliyim? Sanırım bunu anne olmuş arkadaşlara (bir bilene) sormakta yarar var.